Sosyal medya gerçek olduğu kadar hayali karakterlerin de varlığını sürdürebildiği bir alan. Kimileri kendi kimlikleriyle açık açık paylaşımlar yaparken kimileri farklı kullanıcı isimleriyle, farklı fotoğraflarla bu mecrada var olmayı tercih ediyor. Yalnızca içlerinden bazıları gerçek kimliğiyle hayali bir görünüm elde etmeyi tercih ediyor: Serkan Anılır gibi. Belki sosyal medyada aşırı paylaşımlar yapmasa hiç fark edilmeyecek olan Serkan Anılır bakın kim…
HER ŞEY 2004 YILINDA BAŞLADI
Serkan Anılır adlı kişi sosyal medyanın yeni yeni hayatımıza girmeye başladığı günlerde, yani günümüzden yaklaşık 15-20 yıl önce ortaya çıktı. Bir anda sosyal medya ve basının gündemine bilim insanı kimliğiyle düştü. 2004 ila 2010 yılları arasında çoğu kişi onu Japonya’da yaptığı çalışmalar ve görevi nedeniyle ‘Japonya’nın süper beyni’, ‘Türk Bilim Adamının Uzay Asansörü: ATA’ ve ‘Japonların Türk samurayı’ unvanlarıyla tanıdı.
Anlatılanlara göre Serkan Anılır, yüksek lisansını Almanya’da yüksek teknoloji alanında tamamlamış, doçent doktor unvanına sahip, uzay fiziği üzerine Tokyo’da çalışmalar yapan, 8 üniversitede profesör unvanıyla ders veren, ilk Türk astronot, NASA’da Uzay Asansörü, Japonya’da Uzay Şemsiyesi projelerinde söz sahibi olan, Japonya Uzay Havacılık Dairesi’ndeki (JAXA) uzay-fizik bölümünde başkanlık yapan, 9 bin kişinin çalıştığı JAXA’daki tek yabancı olarak görev alan ve 2009 yılında Cadde Yayınları’ndan çıkan ‘Türk’ten Samuray Olur mu?’ kitabının yazarıydı. Böylesine donanımlı biri elbette konuşulmayı ve takdir edilmeyi hak ediyordu. Tabii eğer tüm bunlar gerçek olsaydı…
TEZİ ÇALINTI ÇIKTI, ‘HABERİM YOKTU’ DEDİ
2000’li yılların ortalarında Tokyo’da görev yapan bu ‘marifetli’ Türk bilim insanı incelemeye alındı. Yetkililerin karşılaştığı şeyler pek de iç açıcı cinsten değildi. Başta Serkan Anılır’ın doktora tezinin neredeyse yüzde 40’ı çalıntıydı. Hatta kendisine bu konu hakkında soru sorulduğunda şu cevabı vermişti: “Bir doktora öğrencisi olarak yazdığım ilk tezdi. O yüzden de alıntı yaptığım yerlere numara verip kaynak belirtme olayından haberim yoktu. Basit bir hatamdan kaynaklandı. Zaten işten ayrılmak için başvurmuştum.”